Abstract: Contrary to those who support the traditional idea of sunnah, reformists who adopt the contemporary understanding of sunnah have given more importance to the text analysis and criticism, meaning and interpretation of the narrations. These thoughts and actions of the reformist movement significantly affected many areas of social life. Thanks to their reformist structure, which caused them to focus on the issues that are closely related to the societies, they made suggestions and recommendations on many issues including politics, law and education. The ideas and discussions of the reformist approach about politics caused them to divide into two. While some said that religion does not claim to be a state, the others said that Islam has a state claim, though not in the form of a religious state, but in the form of an Islamic state, which is different from it in nature. The new situations brought by the modern age have made it necessary to make some legal reforms in Egypt. In this context, a rapid legislative work has been initiated. While these studies were being carried out, the field of sharī‘a law narrowed day by day with the influence of the West, and the modern legal system gained strength instead. However, the Azhar scholars did not take kindly to this work on the grounds that the new draft law did not comply with the Sharī‘a. In response to this attitude of the Azhar scholars, the state took the path of building local courts based on Western laws. However, some scholars have proposed to draft a new Islamic law that will be the result of collective work. While legal reforms and codification studies were carried out in Egypt, the role of sunnah in this context was discussed. In this context, discussions focused on the legal value of sunnah. Three main approaches are noteworthy in these debates in Egypt: 1- The approach that argues that sunnah has no legal value. 2- The approach that divides the Sunnah into two, one with legislative value and the other without it. 3- The approach that argues that the entire Sunnah has a legal value. The reformists attributed the backwardness of the Islamic nation to the fact that Muslims moved away from the mentality of criticism and adopted the spirit of imitation. They argued that a serious improvement should be made in the field of education in order to rectify this situation. In addition, the scientific and cultural exchange, realized thanks to the students sent by the state to the West, added a new dimension to education in Egypt. In this respect, improving and developing the level of education in Azhar and other institutions has become one of the priorities of the state and the reformist movement. Thus, they aimed to reduce the stagnation and bigotry that dominate educational institutions. Thanks to the efforts of the state and reformers, Dār al-Ulūm and Madrasat al- Ḳaḍā al-Shar‘ī and various educational institutions were established to reform religious education, especially al-Azhar, and to update the curriculum in educational institutions. To this end, a number of laws have been enacted and put into practice. Reformists tried to convey their thoughts to the society through various means by forming public opinion in order to achieve the goal of change they desired in social life. His efforts in this context have sometimes been appreciated by various segments of society, and sometimes they have been subjected to severe criticism. The ideas of the reformist approach went beyond the borders and mostly affected the intellectual circles. Although it contributed to serious inquiries and some transformations, it could not achieve the expected effect in the eyes of the public due to various reasons. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
Abstract: Çağdaş sünnet anlayışını benimseyen ıslahatçılar, geleneksel sünnet düşüncesini savunanların aksine rivayetlerin metin tahlil ve tenkidine, anlam ve yorumuna daha fazla önem vermişlerdir. Islahatçı hareketin bu düşünce ve eylemleri sosyal hayatın pek çok alanını önemli ölçüde etkilemiştir. Toplumları yakından ilgilendiren meselelere eğilmelerine sebep olan ıslahatçı yapıları sayesinde pek çok meseleyle ilgili öneri ve tavsiyelerde bulunmuşlardır. Bunların başında siyaset, hukuk ve eğitim gibi konular gelmektedir. Islahatçı yaklaşımın siyasetle ilgili düşünce ve tartışmaları kendi aralarında ikiye ayrılmalarına neden olmuştur. Bir kısmı, dinin devlet iddiasının olmadığını söylerken diğer kısmı ise İslam’ın devlet iddiasının bulunduğunu ancak bunun din devleti şeklinde değil de mahiyet bakımından ondan farklı olan İslam devleti şeklinde olduğunu söylemiştir. Modern çağın getirdiği yeni durumlar, Mısır’da birtakım hukuki reformlar yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu kapsam da hızlı bir kanunlaştırma çalışması başlatılmıştır. Bu çalışmalar yapılırken Batının da etkisiyle şerî hukukun alanı gün geçtikçe daralmış ve onun yerine modern hukuk sistemi güç kazanmıştır. Ancak Ezher uleması yeni kanun taslağının şeriata uygun olmadığı gerekçesiyle bu işe sıcak bakmamışlardır. Ezher ulemasının bu tavrına karşılık devlet, Batı kanunlarını ölçü alan yerel mahkemeler inşa etme yolunu tutmuştur. Bununla birlikte bazı alimler kolektif çalışmanın eseri olacak yeni bir İslami kanun taslağının oluşturulması teklifinde bulunmuştur. Mısır’da hukuki reformlar ve kanunlaştırma çalışmaları yapılırken sünnetin bu bağlamdaki rolü tartışılmıştır. Bu kapsamda tartışmalar sünnetin teşriî değeri üzerinde yoğunlaşmıştır. Mısır’daki bu tartışmalar da üç temel yaklaşım dikkat çekmektedir. 1- Sünnetin teşriî değerinin olmadığını savunan yaklaşım. 2- Sünneti, teşriî değeri olan ve olmayan diye ikiye ayıran yaklaşım. 3- Sünnetin tamamının teşriî değerinin olduğunu savunan yaklaşım. Islahatçılar, İslam ümmetinin geri kalmasını Müslümanların tenkid zihniyetinden uzaklaşarak taklit ruhunu benimsemelerine bağlamışlardır. Bu durumun düzeltilmesi için eğitimi alanında ciddi bir ıslah yapılması gerektiğini savunmuşlardır. Bunun yanı sıra devletin Batı’ya gönderdiği öğrenciler sayesinde gerçekleştirilen bilimsel ve kültürel alışveriş, Mısır’daki eğitime yeni bir boyut kazandırmıştır. Bu açıdan Ezher ve diğer kurumlardaki eğitim düzeyini iyileştirmek ve geliştirmek devletin ve ıslahatçı hareketin öncelikleri arasına girmiştir. Böylece eğitim kurumlarına hakim olan durgunluk ve taassup olgusunu azaltmayı hedeflemişlerdir. Devletin ve ıslahatçıların çabaları sayesinde Dâru’l-Ulûm, Medresetu’l-Kadâi’ş-Şer‘î vb. çeşitli eğitim kurumları kurulmuş, el-Ezher başta olmak üzere dini eğitimde reform yapmak ve eğitim kurumlarındaki müfredatı güncelleme çalışmaları hız kazanmıştır. Bu uğurda birtakım yasalar çıkarılarak uygulamaya konulmuştur. Islahatçılar sosyal hayatta arzuladıkları değişim hedefine ulaşmak için kamuoyu oluşturarak çeşitli araçlar vasıtasıyla düşüncelerini topluma ulaştırmaya çalışmışlardır. Bu bağlamdaki çabaları muhtelif toplum kesimleri tarafından kimi zaman takdirle karşılanmış kimi zaman da şiddetli tenkide maruz kalmıştır. Islahatçı yaklaşımın düşünceleri sınırları aşarak daha çok entelektüel çevreyi etkilemiştir. Her ne kadar ciddi sorgulamalara ve bazı dönüşümlere katkı sağlasa da muhtelif sebeplerden ötürü halk nezdin de umulan etkiyi gerçekleştirememiştir. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
No Comments.